- Aldığı Ödüller:
17. Kısa-ca Uluslararası Film Festivali, Deneysel Dalı, Finalist (2017)
1. Tuzla Belediyesi, Ulusal Kısa Film Yarışması, Finalist (2017)

- Filmin İsmi: Gibraltar’ın Düşüşü
- Filmin Türü: Deneysel Kısa Film
- Filmin Teması: Umutsuzluk
- Filmin Süresi: 03.55
- Film Fon Müziği: Peter Johnston – Max Payne Theme (Piano Cover)
- Yapım Tarihi: Mayıs 2017

- Ekip:
Yönetmen: Alp ÖZKARDEŞ
Senarist: Alp ÖZKARDEŞ
Yardımcı Yönetmen: Ogün CEVİZ
Görüntü Yönetmeni: Alp ÖZKARDEŞ
Metin Yazarı: Erdi ELİAÇIK
Oyuncu: Ogün CEVİZ
Seslendirmen: Erdi ELİAÇIK
Kurgu – Montaj: Alp ÖZKARDEŞ
Teşekkür: Funda SAVAŞ GÜN, Ekrem ÇELİKİZ

- Filmin Ana Konusu: Film, "Erdi Eliaçık" isimli seslendirme sanatçısının yazıp seslendirdiği "Gibraltar’ın Düşüşü" isimli umutsuzluk temalı şiiri sinematik yollarla seyirciye anlatmaktadır. Filmde arka planda müzik ile beraber şiir akarken sözlere ve müziğin ritmine uyacak şekilde hayatın içinden sahneler gösterilir. Bazı sahneler kurmaca, bazı sahneler ise belgesel tarzda olacak şekildedir. Film, aynı zamanda bir şiir klibi olarakta düşünülebilir.

- Sinopsis: Film şiirin sözlerine uygun olarak ilerler. Temelde evsiz bir gencin hayatta karşılaştığı zorlukları konu alır. Fakat film tamamen çocuğu göstermez. Şiirin sözlerine uyumlu olacak şekilde hayattan görüntüler de içerir. Film umutsuzluk temalı olduğundan dolayı siyah-beyaz olacak şekilde kurgulanmıştır. Çekimler akşam vakitlerinde yapılır. Genel olarak karamsar şekilde sinematik bir anlatış söz konusudur. Film boyunca çocuğun dışarda, sokakta geçirdiği bir akşam gösterilir. Çocuğun sokakta yalnız başına yürüyüşü, sahilde bir bankta oturuşu, ateş yakıp ellerini ısıtması gibi sahneler sinematik yollarla seyirciye gösterilir. Senaryonun bir sonu yoktur. Sadece evsiz bir çocuğun bir akşamını konu alır. Film boyunca herhangi bir diyalog yoktur. Sadece arka fonda seslendirilmiş olan şiir karamsar bir müzik ile beraber film boyunca akar.

- Film Metni: "Aklından geçen her şeyi ulu orta söyleyemezsin. Bazı cümleler ayazda kalmalı. Alamazsın onları evine. Sıcak bir tas çorba koyulmaz önlerine. Tanrı misafiri değillerdir. Varoşlarda yaşayanlardan medet umma çocuk. Hayal bulutların fırtınalara gebe senin. Tehlikeli sularda yüzüyorsun. Attığın adımlara dikkat et. Bastığın harfler mayınlarla dolu. Kimse kurtarmaz seni. Güvendiğin virgülleri koyamazsın bu sefer. Ünlemlerle baş başa kalırsın ve ağıt yakanın bile olmaz. Şimdi, saçmalamayı bırak ve ısın titreyen alevin içinde. Yapacak çok işimiz var. Biz basit kimseleriz. Hayatlarımızın amacını kendimiz belirlemeyiz. Bunun için para almıyoruz. Hem artık geri dönüşü olmayan bir yoldayız biz. Bir sonraki çıkış diye bir tabela yok. Vergilerini öde, para kazan ve çeneni kapalı tut. Kelimelerin bir gücü kalmadı çocuk. Çoklar asla söz alamadı. Çünkü konuşan çok, oylayan azdı. Gürültünün içine doğdun sen. Sadece senkrone uy, uğraşma. Mutluluğunu çevrelenmiş bir toprakta yaşa, dışarı çıkma. Nasıl oluyor da rüyalarında renkler görebiliyorsun anlamıyorum. Sen üzerine kül yiyen gri şehirsin. Renk nedir bilemezsin. Ufkunun ötesine geçemezsin, anla beni. Şarjı biterse telefonun naparsın? Ya çökerse sistemin? Sen toplulukla varsın. Yalnızken anlamsızsın. Kainatın en güzel resmini yapsan ve gören kimse olmasa nasıl mutlu olursun? Hak ettiğini düşündüğün değeri görmemen değer verilmemesinden yeğdir. Çorak topraklarda sabana dayanmaz tarlan. Elma’ya dokunma. Hadi, ısıt ellerini. Sana emredilen çok çizgi çizeceksin daha. Prangalarınla arkadaş ol, iyi davran onlara. Seslerini iyi dinle. Tenine dokunduklarındaki soğukluğu hisset ve ısıt onları. Saçma sapan şeyleri değil. Unutma, sen gri şehirsin çocuk. Renkleri hatırlayamazsın."

- Teaser:

 

- Afiş: